- Pınar EZGİN
- Üsküdar Terapist , Koşuyolu Psikolog , Persona , Jung , Carl Gustav Jung , Persona Kavramı , Maske , Terapi , EMDR , Şema , BDT , Yetişkin Terapisi , Bireysel Terapi , Psikoloji , Psikanalitik Psikoterapi , Psikanaliz , Psikodinamik
- 7 Kasım 2024
- 4
Carl Jung'un persona kavramı, bireyin toplumsal rolleri ve başkalarına nasıl göründüğü üzerine derin bir anlayış sunar. Persona, kişinin sosyal normlara ve çevresindekilere uygun bir kimlik ya da maske geliştirmesiyle oluşur. Bu kavram, bireyin içsel benliği ile dış dünyadaki rolü arasında bir denge kurma çabasını simgeler.
Jung, bilinç ve bilinçdışı arasında sürekli bir etkileşim olduğunu vurgular. Bu, bireylerin bilinçli düşüncelerinin, bilinçdışında bastırılmış duygular ve düşüncelerle etkileşim içinde olduğu anlamına gelir. Bu durum, kişinin kendini ifade etme biçimini, duygularını yönetme şeklini ve sosyal ilişkilerini şekillendirir. Bir kişinin persona'sı, yalnızca mevcut ihtiyaçlar ve beklentilerle değil, aynı zamanda geçmiş deneyimlerle ve bilinçdışı süreçlerle de şekillenir. Bu dinamik yapı, bireyin kimliğinin ve sosyal etkileşimlerinin karmaşıklığını gözler önüne serer.
Personanın tehlikeli bir tarafı da vardır. Bireylerin sosyal rollerine aşırı bağlılıklarını ve gerçek benliklerini kaybetme risklerini ortaya koyar. Persona, dış dünyada kabul görmek ve sosyal normlara uyum sağlamak amacıyla oluşturulan bir kimliktir, ancak bu maske ile özdeşleşmek, kişinin kendi duygularını ve ihtiyaçlarını bastırmasına neden olabilir. Birey "persona" olarak adlandırılan sığ, kırılgan ve uyumlu bir kişilik haline gelebilir. Bu durum, bireyin sosyal beklentilere aşırı önem vermesine ve kendi içsel ihtiyaçlarını göz ardı etmesine yol açar. Sonuçta, kişi kendine yabancılaşabilir ve gerçek benliğinden uzaklaşabilir.
Çocukluk dönemindeki maske takmama hali, bir bakıma doğallığın ve saf içsel dürüstlüğün simgesi gibi. Çocuklar, henüz sosyal rollerin baskılarına ve toplumun onları şekillendiren beklentilerine tabi olmadan kendilerini olduğu gibi ifade edebiliyorlar. Bu saf durum, insanların topluma katılmaya başladığı andan itibaren yavaşça kaybolmaya başlar. Çocukluktaki saf halin, yetişkinliğin getirdiği maskelerin ve rollerin ötesine geçme arzusuyla nasıl bir içsel dönüşüm yaşandığını düşündürten çok anlamlı bir bakış açısı sunuyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?