KENDİNİZİ TANIYOR MUSUNUZ?

KENDİMİZİ NASIL DAHA İYİ TANIYABİLİRİZ?
Kendimizi daha iyi tanıyor olmak; aldığımız kararları, insan ilişkilerimizi, hayata bakışımızı ve sayabileceğimiz birçok konuyu en çok etkileyecek noktalardan birisi olması sebebiyle önem taşıyan bir noktadır. En temelde;                                                                                                                                                                                                                                                                                     -  -   - ben kimim,

 - nasıl biriyim,

 - ne yapıyorum,

 - nasıl bir süreçteyim,

 - neler yaşıyor neler hissediyorum,

gibi sorulara cevap bulmak kendimizi tanıyor olmanın adımlarıdır. Bazı dönemlerde bunları sorguluyor olsak da kalıcı bir yöntemle kendimizi daha iyi tanımak mümkündür. Günlük tutmak bu yöntemlere verilebilecek etkili yöntemlerden biridir. Gün içerisinde zihinde dönen şeyleri kağıda döküyor olmak; kendimizi fark etme konusunda yardımcı olacaktır. Klasik günlükten farklı olarak bir duygu günlüğü edinilebilir. Duygu günlüğü o gün neler olduğundan ziyade neler hissettiğin, hangi duyguların ve hangi düşüncelerin aktif olduğunun yazıldığı bir yöntemdir. 
DUYGU GÜNLÜĞÜ NASIL TUTULUR?

Duygu günlüğü tutarken, o gün 10-15 dakika ayırmak ve bu sürede yalnızca kendine dair şeyler düşünmek önemlidir. Telefon, bilgisayar, diğer aile üyeleri gibi dikkat dağıtabilecek unsurlardan kendini soyutlamak ve yalnızca kendini dinliyor olmak süreci olumlu yönde etkileyebilir. O gün en yoğun hissettiğiniz üç duygu neydi, bu duyguları yoğun kılan ne olabilir, birbirini tamamlayan duygular mı, birbirinden zıt duygular mı, hangi olaylar bu duyguları beslemiş olabilir, sizdeki hangi özellikler bu duyguları besliyor olabilir şeklinde sorularla kendinize dair daha derin sorgulamalara girmek süreçte kendinizi daha iyi tanımanızı sağlayabilir. 
Duygu günlüğü tutarken her gün ayrı ayrı düşünmenin yanı sıra kendinizi genel anlamda görüyor ve değerlendiriyor olmak da önemlidir. Olaylara benzer tepkileri görmek, hangi duygunun daha baskın olduğunu görmek, bu duyguyu nasıl ifade ettiğini görmek; kendimizi tanıma yolunun duygular boyutunda önemli bir noktadır. Aynı zamanda hangi duyguların hangi davranışlara sebep olduğunu ve hangi olayların hangi duygulara sebep olduğunu görmek de önem taşımaktadır. 

Duyguların yüksek çoğunluğu evrensel olsa da olaylara verilen her duygusal tepki bireyseldir. Aynı olay her bireyde farklı duygusal tepkiler doğurmaktadır. Kimi için üzüntü veren bir olay başkası için öfkeli bir duruma sebep olabilir. Aynı zamanda aynı duyguları yaşıyor olsalar da farklı şekilde ifade ediyor olabilirler. Örneğin bir yas durumunda ağlamanın doğal olduğu kadar kendini çekmek de doğaldır. Herkes aynı olaya aynı duygusal tepkiyi vermezken; aynı duygusal tepkiyi veren kişiler de aynı davranışları göstermeyebilir. Bu sebeple birey sayısı kadar çeşitli duygusal ve davranışsal denklemlerin olduğunu söylemek mümkündür. Bu tepkileri ve duyguları bir parmak izi gibi düşüneceksek, kendimizi tanımaya buradan başlamak doğru bir adım olabilir.