Kıskançlık

Kıskançlık

Kıskançlık

Kıskançlık

Kıskançlık üzerine yazmayan, düşünmeyen alan kalmış mıdır? Psikolojinin yanı sıra edebiyattan felsefeye, mitolojiye pek çok alanda yazın ve düşünce dünyasında bu duyguya kafa yoranlar olmuştur. Descartes “Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur.” derken Prof. Dr. M. Kerem Doksat ise “Aşırıya kaçan ve kişinin işlevselliğini, ilişkilerini bozan her türlü kıskançlık marazidir, yani hastalıklıdır.” diyor. Dozunda… Bu dozu belirleyen ne peki? Paracelsus'un söylediği ve çok da sevdiğim bir söz tam da buraya uygun bence. “İlacı zehirden ayıran dozudur.” Kıskançlık doğal bir duygu. Kötü bir duygu diye etiketlendirilmesi kıskançlığı ile ne yapacağını bilemeyip diğerine zarar veren davranışlar. Elindekini kaybetme korkusu öyle büyür ki ilişkisini korumak adına yaptığı her hareket kendisine de ilişkisine de zarar vermeye başlar. Herkes için tek ve biricik olma isteği, diğerleri tarafından tercih edilen olmak öyle yoğunlaşır ki kafamızı o kadar çok meşgul eder ki kişiyi adeta bir girdabın içinde döndürür durur. Kıskandığı için suçlu, kıskandığı için utanmış hissedebilir insan…Bazen ailede kardeş kıskançlığı ile başlayan aslında anne babanın sevgisini paylaşmak istememekten kaynaklanabilen sonra da tüm çevremizdeki ilişkilerimize yansıyan bir duygudur kıskançlık.
Haset ve Kıskançlık
Haset ise kendisinde olmayanı, diğerinde olanı istemek hatta kendisinde olmadığı için acı çekmektir. Kıskançlık duygunuzu engelleyemezsiniz ama bu duyguyu yönetebilirsiniz. Patolojik bir kıskançlığınız(Othello sendromu) varsa da uygun terapiler ile bu sendromunuzla çalışabilirsiniz. Kıskançlığın altında olabilecek olan yetersizlik , değersizlik olumsuz inançları ya da özgüven eksikliği gibi sebepler de üzerine düşünülmesi ve çalışılması gereken diğer durumlardır. Peki ya kıskanılmak…Kıskanılan kişi olmak…Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Siz ister yorumlara ister dm'den yazın. Üzerine birlikte ilerleyelim
 
Yazan : Pınar Ezgin / 7 Ekim 2021