PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER

PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER

PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER

“Ayna ayna söyle bana, var mı benden güzeli bu dünyada?”
Masallar insanın doğayla, hayatla kurduğu ilişkiyi nesiller arası aktarırken kadim bilgilerle de taşınmasını sağlarlar. Sözlü anlatımla yaşanan toplumun ayak izlerini barındırır, toplumun kültürel kodlarını da içererek gelenekleri aktarır. 
Geleneksel masallardan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ i incelemekle başlayacağız. 1812 yılında masalcı Jacob ve Wilhelm Grimm kardeşlerin yazdığı masal daha sonra 1937 de Walt Disney tarafından çizgi film dünyasına girmiştir. Daha sonraları da Bir Korku Masalı (1997), Pamuk Prenses ve Avcı (2012), Avcı: Kış Savaşı (2016) filmleri ile masal yetişkinlere yönelik uyarlamalara dönüşmüştür.
Masalı incelediğimizde toplumsal cinsiyet rolleri, dini öğeler, verilen alt mesajları da detaylıca görmek mümkündür. Masalı olduğu gibi okuduğumuzda zararsız gibi görünürken iyi ve kötünün, güzel ve çirkinin, etkin ve edilgen olmanın, kurtarılmayı beklemenin ya da hayatına yön verirken kendi irademizin veya  koşulsuz kabulün sonuçlarıyla bezendiğinde çocukların kendine model seçerken düşeceği ikilemlerde okuyucuya da ait olmaya başlar. 
Masalımızda çok çeşitli kavramlar eleştirilebilirken ilk olarak masalın teması olan  güzellik  kavramı hem kadının  güzelliği hem de herkesten daha güzel olma hırsının  yarattığı kadın kıskançlığı üzerine olduğu için güzellik kavramına değinmek anlamlı olacaktır. Pamuk Prenses ve üvey annesi olan kraliçe, iyi ile güzelin, kötü ile çirkinin eşleştirilmesine örnektir. Üvey anne, kendi güzelliğinin ayna tarafından onaylanmasını ister. Hem görülmek hem de görülen halinin toplumda var olan güzellik algısı ile hem genç hem  yaşlanmaya direnen bir dayatmanın sunulması gibi. Ne yazık ki güzellik yarışmalarının da hali hazırda devam ettiği dünyada yaşlanma, çok da istenmeyen bir olgu olarak medyada, reklamlarda, televizyon programlarında  popüler kültür olarak  da sunulmaya devam etmektedir. Sunulan  güzellik modeli, kadını standart bir  görünümüne göre tanımlar. Kilo kontrolü kültürü ile beraber  kozmetik ve cerrahi dayatmalar ile de  doğal ve  yalın ve bedeni değiştirmek yönünde bir eğilime dönüşür. Ve böylece  bugünün  güzellik beklentisinin mevcut  piyasa koşullarına göre şekillendiğini ve kadını fiziksel meta  düzeyinde tehdit eden bir olgu olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.
Yine aynı şekilde çoğu  masalda olduğu gibi masalımızda da güzel ve iyi olan kadınlar kurtarılmayı bekleyen kırılgan, narin yapıda bir kişiyi temsil eder. Yakışıklı ve zengin prensin gelip kurtarmasını beklerler. Masalın kahramanı kadın itiraz etmeden , sabırla  beklediğinde onu bekleyen  mutlu sona ulaşacaktır. Masalda, ormanda onu bulan ve kraliçe tarafından gönderilen avcı da erkekti. Cüceler de erkekti ve ona yardım ettiler. Peki Pamuk Prenses neden prense aşık oldu? Tüm masalarda vurgulanan güçlü ,kahraman  erkekler hem  yakışıklı, hem  korkusuz, hem de fiziksel güce ve zenginliğe sahip olur. . Örneğin, avcı iyi bir insandır fakat bir emir kuludur ve aynı zamanda yeterince yakışıklı değildir. Cüceler ise iğdiş edilmiş, cinselliği yeterli olmayacak kişilerdir (Sezer, 2015). 


Masallar, toplumdaki görüşü yansıttığı için çocuklar kendilerini masallarda yer alan bu eşleşmelerin içine yerleştirir. Bilinç dışı düzeyde çocuklar karakter ile özdeşleşme yaşar ve yetişkin olduğunda da bunları kendinde barındırmaya devam eder. 
Çocukların geleneksel masalları masalları hiç okumamasını sağlamak  bir çözüm değildir. Çocuklarla birlikte, okuyucunun  eleştirel bakış açısı ile suması kıymetlidir. Masalları okurken üzerine düşünmek, sen olsan nasıl bitirirdin, sen prensesin yerinde olsaydın ne yapardın, sence kraliçe ne yapmalıydı gibi çeşitli sorularla  masalı avantajlı hale getirerek, çocukların özgür ve özgün düşünceye sahip olmasını sağlayabiliriz.